Bağışıklık sisteminin çocukluk döneminde kuvvetlendirilmesi yetişkinlikte sağlıklı yaşam açısından önemli. Ancak güçlü bağışıklık için mikroplara da ihtiyaç olduğu unutmamalı.
Düzenli beslenmenin yanı sıra, çocukların sağlıklı ortamlarda büyümesi bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli rol oynuyor. Ancak sağlıklı ortam denildiğinde akla aşırı hijyen gelmemeli. Çünkü çocuklar bağışıklık sisteminin gelişebilmesi için çevredeki mikroplara da ihtiyaç duyuyor.
Bağışıklık sisteminin anne karnında oluşmaya başladığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Merve Başkan, “Bağışıklık ilk aylarda zayıftır ve zamanla geçirilen enfeksiyonlarla hafıza fonksiyonu gelişerek olgunlaşır ve vücudu korumaya başlar. Annenin gebelikteki beslenmesi, stresi, geçirdiği enfeksiyonlarla bağışıklık sistemi oluşmaya başlar. Doğduktan sonra da çocuğun beslenmesi, yaşadığı ortamın fiziksel durumu, enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar ve aşılar bağışıklık sistemini etkiler” dedi.
Aynı ortamda, aynı ailede yaşayan ikizlerde bile bağışıklık sistemi farklılıklar gösterebiliyor. Fazla korumacı ailelerin çocukların bağışıklık sistemi yeterince gelişemediği için daha sık ve daha ağır enfeksiyonlar geçirme riski var. Dr. Başkan’a göre, bir çocuğun her yıl aşağı yukarı 7-10 kez üst solunum yolları enfeksiyonu geçirmesi son derece normal ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir durum.
STERİL ORTAMDA BÜYÜYENLERDE BAĞIŞIKLIK ZAYIFLIYOR
Son yıllarda astım-alerjik otoimmun hastalıklar ve enfeksiyonların özellikle sosyo-ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde daha sık görülmesinin hijyen hipotezi ile açıklandığını belirten Uzm. Dr. Merve Başkan, hijyen hipotezi hakkında şunları söyledi:
“Bu hipoteze göre ortam sterilliği arttıkça bağışıklık sistemi kendine doğru çalışır ve kendine zarar vermeye başlar. Bazı otoimmun hastalıkların temelinde bu yatmaktadır. Öz çamaşır suyu gibi maddelerle evin sık sık temizlenmesi çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmesini engeller. Çocuk ne kadar çok yaşadığı çevreyle ilişkide ise yaşıtları ile ve toprakla oynuyorsa bağışıklık sistemi o kadar güçlenir. Ailenin tek çocuğu olup steril çevrede yaşayan çocuklarda bağışıklık sistemi gelişemez ve çocuk sık sık hasta olur. Çok kardeşli kalabalık evlerde büyüyen çocuklar ise daha güçlü bağışıklık sistemine sahiptir. Toplumsal bir flora vardır ve çocuk bu flora ile iç içe yaşayarak bağışıklığını güçlendirir.
“ENFEKSİYON YÜZÜNDEN ÇOCUĞU KREŞTEN ALMAYIN”
Bu bağlamda kreşe giden çocuklar eğer evde çok korumacı ve steril ortamda büyütülmüşler ise doğal olarak kreşin ilk yıllarında birçok mikroorganizma ile karşılaştıkları için sık enfeksiyon geçireceklerdir. Bu enfeksiyonların %80’i viraldir. Bu durumlarda gereksiz antibiyotik kullanımı ile çocuğun cilt, bağırsak ve boğaz florası bozularak bakteri direnci artar ve çocukta alerji, astım, atopi riski yükselir. Yapılan en büyük hata çocukların sık geçirdikleri üst solunum yolları enfeksiyonlarından ötürü çocuğu kreşten alarak kişisel gelişimine engel olmaktır. Unutulmamalıdır ki eninde sonunda çocuk okula başlayınca yine aynı mikroorganizmaları içeren toplumsal floraya girecek ve yine bu enfeksiyonları ilk yıllarında geçirecektir. Çocuk bu florayla ne kadar erken karşılaşırsa o kadar güçlü bağışıklık sistemi olur.”
ANNE SÜTÜ NEDEN ÖNEMLİ?
Beslenme, bağışıklık sistemini en çok etkileyen çevresel faktörlerden biri. Bağışıklık sisteminde en önemli besin kaynağı ise anne sütü. Anne sütündeki immunglobulinler ve koruyucu diğer faktörler bağışıklığın temellerini atıyor.
Çocukların yaşlarına uygun kaloriyi sağlayan 5-6 öğünden oluşan dengeli beslenmenin bağışıklık sistemini olumlu etkilediğini vurgulayan Dr. Başkan, beslenme yetersizliği kadar kan yağlarını arttıran obezitenin ise bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini söyledi. Başta D ve C olmak üzere sebze ve meyvelerdeki vitaminlerin bağışıklığı güçlendirdiğini vurgulayan Merve Başkan, çocuk beslenmesinde dikkat edilmesi gereken diğer noktalar hakkında ise şunları aktardı:
ÇOCUĞUN DENGELİ VE DÜZENLİ BESLENMESİ ÇOK ETKİLİ
“Brokoli, lahana, kereviz, pazı, turp, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler özellikle kış aylarında mutlaka tüketilmeli. Bunların çiğ olarak ya da soğan ve sarımsakla pişirilerek tüketilmeleri önerilir. Balık içerdiği omega 3 yağları ile bağışıklığı destekler, haftada en az 1 öğün balık tüketimi çok önemli. Turunçgillerden portakal, mandalina ve limon tüketilmeli. Kışın çocuklarımıza hazırlayacağımız limonata hem çok sevecekleri bir içecek yerine geçecek hem de C vitamini içeriği ile çocuklarımızı enfeksiyonlara karşı koruyacaktır. Günde en az 1 portakal ya da 2 mandalina çocuğun günlük ihtiyacı olan C vitaminini sağlar.
DESTEK ÜRÜNLER YERİNE DOĞAL BESİNLER
Elma ve kivi de kışın bağışıklığı güçlendirmede etkili meyvelerdir. Elma hem çiğ hem de zencefil ve zerdeçal ile haşlanarak kullanılabilir. Mayalı ürünler yoğurt, ayran, kefir içerdikleri probiyotikler ve prebiyotikler ile bağışıklık sistemimizi güçlendirir.
Unutulmamalıdır ki; çocukların piyasada bulunan vitamin ve bağışıklık sistemi güçlendirici ürünleri almak yerine sağlıklı ve dengeli beslenerek bu vitaminleri doğal yoldan almaları en güzel yoldur.”