Çocukta Cinsel İstismar

Çocukta Cinsel İstismar

Bu yazıyı yazmak zorunda olduğum için çok üzgünüm. Ancak toplum ne kadar bilinçlenir ve biz ebeveynler çocuklarımızı ne kadar bu konuda eğitirsek çocuklara yönelik istismar o kadar azalacak.
Çocukta cinsel istismarı anlatabilmek için öncelikle çocuk istismarını tanımlamak gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan tüm davranışlar ve çocuğa uygulanan kötü muameledir” diye tanımlamaktadır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre; “18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır”. Ve her çocuğun doğumdan itibaren, barınması, beslenmesi, giyinmesi, eğitilmesi, sağlığının korunması gibi bedensel ihtiyaçlarının yanı sıra, yeterince ilgi ve sevgi görmesi, şiddete dayalı olmayan ortamda yetişmesi gerekir. Bir başka deyişle çocuk istismarı çocuğa yapılması gerekenlerin yapılmamasıdır.
Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı özellikle de cinsel istismar yenilenebilirliği, çocuğa genellikle en yakınları tarafından yapılıyor olması nedeniyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma olarak nitelendirilmektedir. Çocuğun yetiştirilmesinde ihmal ve istismar bedensel gelişimi ve yaşam süresini kısıtlarken; ruhsal gelişiminde de kendine güvensiz, arkadaş ve toplumsal ilişkilerinde beceriksiz, sağlıklı bir kimlik ve kişilik gelişimine sahip olamayan bir birey olarak yetişmesine sebep olmaktadır. İleri yaşlarda ergenlik ve yetişkinlik döneminde de bu özellikler devam eder. Dolayısıyla kendileri de aynı tutumları etraflarına sergilemeye başlayabilir.

Cinsel istismar bir çocuğun; bir çocuk, bir yetişkin ya da yaş ve gelişim bakımından kendinden büyük bir kişi ile henüz hazır olmadığı cinsel eylemlerin içinde yer almasıdır. Bu tanımlama içinde tecavüz, şiddet, fuhuş, zorla ve yasa dışı cinsel eyleme zorlamanın dışında; cinsel içerikli konuşma, cinsel organı gösterme, pornografik materyal gösterme ya da izletme, çocuğun cinsel organına bakma, dokunma ya da kendi organına dokunmasını isteme gibi cinsel temas olmadan gerçekleşenler de sayılabilir.
Ülkemizde 18 yaş altında yaptırılan evlilikler de özel bir şekil istismar olarak kabul edilmelidir.
Dünya sağlık örgütü 18 yaş altında 150 milyon kız ve 73 milyon erkeğin cinsel şiddete maruz kaldığını bildirmektedir. Türkiye’ de bu oran %1,4’dür. Ülkemizde kadınların %20’sinin, erkelerin % 7’sinin çocukluğunda en az bir kez cinsel istismara maruz kaldığı bildirilmektedir. Kız çocuklarının erkek çocuklarına oranla 3 kat fazla cinsel istismara maruz kaldığı saptanmıştır.
Cinsel istismar her sosyokültürel ve ekonomik seviyede görülebilmektedir.
İstismar dışarıdan, yabancı bir insan tarafından gelebileceği gibi ne yazık çoğu zaman failler aile üyeleri ya da o evde yaşayan kişilerden, yani çocuğun güvendiği ve çoğu zaman da bakımından sorumlu kişilerden oluşmaktadır.
Cinsel tacizlerin sürekliliğinde, olayı bilen diğer aile bireylerinin susması önemli rol oynamaktadır. Özellikle anne susup, gizlemekle beraber, kendi cinsel rollerini kızına yükleyerek ensest ilişkilerin yaşanmasına sebebiyet vermektedir.
Cinsel istismara uğrayan yaşça belirli bir olgunluğa erişmemiş çocuklar bunu “sevgi” olarak nitelendirerek gizlemekte ya da korku, sosyal faktörler, gelenekler nedeniyle olayın gizli kalmasını tercih ederek yardım almak için başvuramamaktadırlar. Bu nedenle vakaların yalnızca %10-15 inin bildirildiği ve açıklanan rakamların çok küçük bir kısmını yansıttığı unutulmamalıdır.
Cinsel istismar riskini arttıran faktörler şunlardır:
• Yüksek işsizlik oranı
• Yoksulluk
• Alkol ve uyuşturucu tüketimi
• Yaşam standartlarının (eğitim, sağlık, sosyal politikaların yetersizliği nedeniyle) yetersizliği
• Toplumdaki sosyoekonomik eşitsizlik
• Şiddet ve fiziksel saldırıyı destekleyen sosyokültürel normlar ve beyanlar
• Cinsiyet rollerinde eşitsizlik olması
• Anne-baba-çocuk ilişkisinde çocuğun önemini azaltan sosyo kültürel normların varlığı
• Çocuk pornosu, çocuk fuhuşu ve çocuk işçiliğinin yaygın olması.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir