Plastiklerin Çocuk Sağlığına Etkileri

Plastiklerin Çocuk Sağlığına Etkileri

Plastik  yunanca istenen biçimi alabilen anlamında ‘plastikos’ kelimesinden gelir. Ucuz, maliyetleri düşük, hafif, dayanıklı, ısı ve elektrik yalıtım özellikleri olduğundan günlük hayatımızda birçok alanda tercih edilen maddelerdir. Üstelik kullanım alanları da çok geniştir. Bu nedenle son yıllarda kentsel atık krizinin en önemli nedenleri arasındadır.

Dünya üzerinde 2010 verilerine göre yılda 300 milyon ton plastik üretilmektedir.

Plastikler: *market poşetleri, çöp poşetleri, ambalaj materyalleri

*mama önlükleri, yatak örtüleri, duş perdeleri, streç filmler

*bebek bezleri, bebek biberonları,

* pet su şişeleri, 5 ltlik su damacanaları  gazoz  şişeleri

* yiyecek ve mama  kaplarının iç yüzey kaplamaları

*pipetler,

*dondurma ve yoğurt kapları

*deterjan motor yağı kapları, borular

*opak plastik çatal, kaşık, fincan ve tabaklar (içlerinde polistiren denilen plastik materyali vardır ve nörotoksik olan stiren salgılar)

 

Plastik üretiminde kullanılan birçok kimyasal insanlar için toksiktir. Katkı maddeleri ile plastiklere renk, uv ışınlarına dayanıklılık, sıcağa dayanma gibi özellikler kazandırılır. Ancak bu katkı maddelerinin çoğu kurşun, cadmiyum gibi ağır metaller ve toksik maddelerden oluşur. Avrupa parlementosu bu katkı maddelerinin kullanımına sınırlama getirilmiştir.

Türk gıda kodeksi de bebek olarak tanımlanan tüketici grubu için kullanılan plastiklerde –biberon, emzik,  ağza alınan oyuncaklar ve çocuk bakım eşyalarında kullanılması yasaklanmıştır.

Yapılan araştırmalar insan vücudunda belirli konsantrasyonlarda plastik yapımında kullanılan kimyasallar saptanmıştır. Amerika’da erişkin nüfusun %95 inin idrarında BPA saptanmıştır (bisfenol A). Bu maddeler özellikle üreme fonksiyonları başta olmak üzere insan sağlığına zararlıdır.

Gıda ve içecek kapları üzerinde kullanılan plastiklerin zararlı kimyasallar içerip içermediği sembollerle belirtilmiştir. 6 ve 7 numaralar BPA açısından risklidir. 3 ise hem BPA hem de fitalat içerdiği için tüketilmemelidir.

FİTALATLAR:

Avrupa birliğinin 2002 de yayınladığı rapora göre endokrin bozucu ve çevre ve insan sağlığına zararları net olarak gösterilen maddelerden biridir. Plastikleştirici olarak kullanılırlar.

Fitalatlar: yiyecek paketlenmesinde, inşaat malzemelerinde, bazı tıbbi malzemelerde , kişisel bakım ürünlerinde, boyalarda , yapıştırıcılarda yaygın olarak kullanılırlar.

Fitalatlar ağız yolula alınır ve hızlıca idrar ve dışkı ile vücuttan atılırlar. İdrarda, dışkıda hatta anne sütünde bile ölçülmüşlerdir.

Fitalatlar içinde en sık DEHP denilen plastikleştirici kullanılır (%50).  Hava yoluyla çevreye karışırlar. Olası endokrin bozucu etkileri açısından çok önemlidirler.

Bunlar en sık: *kişisel bakım ürünleri: parfüm losyon, kozmetik boya

*yer ya da duvar kaplamaları,

* pencere, araba iç döşemesi,

*plastik borular,

*tıbbi ürünler: kan torbası, infüzyon setleri vb

Hayvan deneyleri ile fitalat etkileri:  endokrin ver üreme fonksiyon bozukluğuna sebep olduğu görülmüştür. Özellikle erkek üreme sisteminde fitalat maruziyeti ile spermatogenez denilen sperm yapımında fonksyon bozukluğu ve hücrelerde yetmezlik saptanmıştır. Bu etki fitalatların kc de metabolize olması sonucu çıkan metabolik ürünleri ile oluşmaktadır. Prenatal ve postnatal dönemde testis hasarı, dış genital organ gelişiminde bozukluk (inmemiş testis, hipospadias), sperm yapımında azalma ve hidrosel  gözlenmiştir. Aynı etkiler hem anne karnında hem de emzirme döneminde maruz kalındığında da olmuştur.

İnsanlar üzerindeki etkileri:  anogenital mesafede azalmanın fitalatla ilişkili olduğu netleşmiştir.

Abd ve avrupada genel populasyonda ve 3-14 yaş aralığındaki çocuklarda  fitalatlara idrarda yüksek düzeyde rastlanması insanlar üzerindeki kümülatif etkileri açısından düşündürmektedir.

Yoğun bakımda yatan hastalar ve yenidoğan hastalarda da kullanılan kan ve serum torbaları, kateterler, nazogastrik tüpler, ıv tüpler aracılığı ile fitalat maruziyeti risklidir.

İnsanda prenatal fitalat etkisi: abd de 85 yenidoğanda yapılan çalışmada

*anogenital index (mesafe) azalma

*penis kalınlığında ve boyunda azalma

*inmemiş testis ile ilişkili olduğu kanısına varılmıştır.

BİSFENOL A:  BPA – propan olarak da bilinir.

Mesleki nedenlerle maruz kalanlar dışında BPA nın esas kaynağı tüketilen gıdalardır.

En sık su şişesi, bebek biberonları, yiyecek kapları, konserve kutuları iç yüzeylerinde kullanılmaktadır.

Avrupa gıda güvenliği komisyonu 2008 de BPA bulunan reçinelerin uygun şekilde kullanıldığında güvenli olduğunu bildirmiştir.

ANCAK: 2011 de Avrupa birliği bebek biberonlarında BPA kullanımını durdurmuştur.

BPA: kompact disklerde, cam yüzeylere kaplanan filmlerde, süt ve su şişelerinde, bebek biberonlarında, tıbbi aletlerde, elektronik ve otomotiv sektöründe ( alarm cihazları, araç telefonları, bilgisayar parçaları, evlerdeki elektrik tesisatları, prizler, fişler, radyatörler, havalandırma ızgaraları, güvenlik kaskları vb birçok alanda üretimde kullanılmaktadır.  Bunların dışında deniz ürünleri sebze, bira süt tozu vb içeceklerinin ambalajlarında kullanılan metal kutuların iç yüzey kaplamalarında da kullanılmaktadır.

Su damacanaları, kola-meyve suyu-bira kutuları iç yüzeyinde, PVC plastik pencerelerde, mikrodalga fırına giren kutularda (özellikle ısı ile ortama geçişi daha fazla olur),

kasa fişlerinde (kasiyerlerde yoğun maruziyet), bankamatik çıktılarında, fax belgeleri gibi termal kağıtlarda çok yüksek miktardadır. Ve kağıtlarla temasla ele kolayca deriden bulaştığı oradan da ağız yoluyla da vücuda alınabildiği görülmüştür.

hatta diş dolgu malzemelerinde bile BPA kullanılmaktadır.

Avrupa gıda güvenliği yönetimi bu kadar yaygın kullanılan bu maddenin belirli oranlarda ( BPA için bir eşik sınır tanımlanmıştır) fetus, yenidoğan, süt çocuğu ve adölesanlar için  güvenli olduğunu ancak yine de maruziyetin azaltılmasının özellikle büyüme dönemi ve gebelikte önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Türkiyede BPA ile ilgili yapılan tüm düzenlemeler avrupa birliği ile uyumludur.

Hayvan deneylerinde BPA etkileri:  bilinen bir endokrin bozucudur. İU gelişimden üreme fonksiyonlarına kadar her safhada etkilidirler. BPA nın östrojenik özelliği vardır. Bu nedenle yapılan hayvan deneylerinde erkeklerde sperm sayısında nitelikte azalma dolayısıyla da fertilitede azalma saptanmıştır. Dişilerde de PCO sıklığında artma, tekrarlayan düşüklere, meme dokusunda gelişim bozukluğuna sebep olduğu görülmüştür.

İnsanlarda saptanan BPA etkileri: 

*sperm sayısında ve niteliğinde azalma

*fertilitede azalma

*tekrarlayan düşükler

*ergenlik döneminde meme gelişiminde gecikme+ ancak pubic kıllanmaya etkisi bulunamamıştır.

*yine AGM nin kısaldığı görülmüştür.

*erkek yenidoğanlarda BPA nın kord kanındaki testosteron seviyesini ve test/E2 oranını azalttığı bulunmuştur.

*italyada yapılan bir araştırmada erkeklerin yüksek BPA ya maruziyeti ile testosteron seviyelerinde azalma tespit edilmiştir. Aynı çalışmada kadınlarda bir etki görülmemiştir.

*PCO gibi hormonal değişiklik ve hastalıklarla ilişkili olduğu görülmüştür.

Aynı zamanda BPO nun idrarda yüksek seviyelerde saptanması: KVS hastalıkları, tip 2 DM, KC enzim bozuklukları arasında anlamlı ilişki de saptanmıştır.

SONUÇ :

Tüm bu bilgiler ışığında

*kimyasallara maruziyet gelişimin en hızlı olduğu dönemler olan İU, bebeklik, pubertal dönemde en fazla etki gösterdiği görülmüştür.

*başta üreme sistemi üzerine olmak üzere vücutta ciddi ve kalıcı etkiler bırakabileceği düşünülmektedir.

*günlük yaşantımızda birçok alanda plastik ürünler kullanıldığı;  bunların da çoğunda BPA ve DEHP olduğu düşünülürse ne kadar risk altında olduğumuz ortadadır.

* bu konuda plastik yapımı, kullanılan maddelerin tipi ve kullanım yerlerinin düzenlenmesini sağlayan yeni düzenlemelere ve bu maddelerle karşılaşmanın en aza indirilmesi bilincine; en önemlisi de toplumun bu konuda bilinçlendirilmesine ihtiyaç vardır.

Bu nedenle: En azından bireysel olarak

* besinlerin plastik maddelerle temasını engellemeli

* bebeklerin plastik ürünler çiğnemesinin engellenmesi (özellikle bazı emzik ve biberonlar)

* plastik maddelere sarılı ve plastik kaplarda saklanan ürünlerin mikrodalga fırınlarda ısıtılmaması

* bulaşık makinelerinde plastik kapların yıkanmaması

* gıda ürünlerinde seramik kapların tercih edilmesi

* plastik şişedeki anne sütü ve mamaların mikrodalga ile temasının engellenmesi

* özellikle bebek, gebelik dönemi ve ergenlerde bu maddeleri içeren kozmetik ve bakım ürünlerinden kaçınılmasına dikkat etmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir